Turco | Inglés | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | miras bırakmak | leave a legacy v. | ||
This will all only leave a legacy of bitterness and it will drag Israel's international reputation through the mire. Tüm bunlar sadece acı bir miras bırakacak ve İsrail'in uluslararası itibarını bataklığa sürükleyecektir. More Sentences |
||||
General | miras bırakmak | hand down v. | ||
This watch was handed down to me by my grandfather. Bu saat bana dedem tarafından miras bırakıldı. More Sentences |
||||
General | miras bırakmak | bequeath v. | ||
He bequeathed a considerable fortune to his son. Oğluna hatırı sayılır bir servet miras bıraktı. More Sentences |
||||
General | miras bırakmak | legate v. | ||
General | miras bırakmak | transmit v. | ||
General | miras bırakmak | hands-down v. | ||
General | miras bırakmak | give v. | ||
Phrasals | ||||
Phrasals | miras bırakmak | settle on v. | ||
Phrasals | miras bırakmak | cut up for v. | ||
Phrasals | miras bırakmak | hands down v. | ||
Phrasals | miras bırakmak | bequeath to v. | ||
Archaic | ||||
Archaic | miras bırakmak | bequethen v. |